30 Mart 2012 Cuma

Leslie ile yürü ve incel!


Leslie Sansone:Olduğun yerde yürümek adına süper egzersizleri bulunan kişidir. sadece 30 dakikalık egzersizini her gün yapınca, 3 günde bile fark yarattığı görülmüştür. İşin garip tarafı yormamakta ve de sıkmamaktadır.

--kick.. and kick.. and kick.. yeaah powerr kick -- duymaya hazır mısınız? Videoları için tık tık


Her zaman dışarı çıkıp,yürüyüş imkanımız olmuyor.Fakat bu egzersiz ile kilometrelerce yol yürümüş kadar enerji harcayabiliyoruz.














SAĞLIKLI BESİNLER – SAĞLIKLI PİŞİRME YÖNTEMLERİ

SAĞLIKLI BESİNLER – SAĞLIKLI PİŞİRME YÖNTEMLERİ

Sağlıklı besinler sağlıklı yöntemlerle pişirilmedikleri takdirde besin değerlerinde kayıplar oluşabilmektedir. Örnek olarak:

Mangalda ızgara yapılan etler, aleve çok yakın pişirilirse kanserojen öğeler oluşabilir, etlerden damlayan su ile B vitaminleri kayba uğrar. Bu nedenle metal çatal yerine tahta maşa kullanılması ve etlerin ateşe çok yakın olmamak koşulu ile sürekli olarak çevrilmeden ızgara yapılması öngörülmektedir.
Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller iyi pişirildiğinde sindirimi kolaylaşır ve böylelikle protein değeri artar. Öte yandan haşlama sularının dökülmesi veya çabuk pişmesi için soda / maden suyu eklenmesi besin değerini azaltır.
Yumurta, çiğ olarak tüketilmemelidir. Çiğ yumurtanın sindirimi güçtür ve biotin adındaki bir vitaminin emilimi engellenir. Ayrıca besin zehirlenmesine de yol açabilir.
o Yumurta en fazla 8 - 10 dakika haşlanmalıdır. Uzun süre pişen veya haşlandıktan sonra bekleyen yumurta sarısının etrafı yeşil renk alırsa hem sindirimi güçleştirir hem de besin değeri azalır.
Sütler de kesinlikle çiğ olarak tüketilmemelidir. UHT teknolojisiyle sunulan uzun ömürlü süt veya pastörize süt alınması daha sağlıklı olacaktır. Bu kapalı sütleri ısıtma veya kaynatma zorunluluğu yoktur, soğuk olarak da içilebilir.
Süt uzun süre kaynatılırsa vitaminleri azalır. Pastörize ve sterilize edilmemiş süt kabardıktan sonra 4 - 5 dakika karıştırılarak kaynatılmalıdır. Ardından hemen soğutulup cam kavanoz içerisinde buzdolabına konularak 1 - 2 gün içerisinde kullanılmalıdır.
Makarna ve erişte gibi besinlerin haşlama suları dökülmemeli, çekeceği kadar su ile suyu çektirilerek pişirilmelidir. Haşlama suyu dökülür ve ardından soğuk suyun altında tutulursa B1vitamininde %80’lere varan kayıplar oluşabilir.
Şehriye, pirinç ve unun kavrulması protein kaybına neden olmaktadır.
Taze sebzeler önce ayıklanmalı, yıkanmalı, sonra doğranmalı ve yeteri kadar su ile pişirilmelidir. Yeşil yapraklı sebzeler, hiç su koymadan pişirilebilirler. Sebze yemeğine çok su eklenirse vitamin kaybı artar.
Sebzeleri pişirirken soda / maden suyu eklemek, yeşil ve sarı sebzelerden yapılan salatalara limon veya sirke ekleyerek bekletmek A ve C vitamini değerini azaltır.
Patates gibi kabuğu içinde haşlanabilen sebzeler iyice yıkadıktan sonra kabuğuyla birlikte haşlanmalıdır. Piştikten sonra kabuğu kolaylıkla soyulabilir ve besin değeri de korunmuş olur.
Yağlar yakıldıktan sonra yemeğe eklenirse (Örnek: İskender kebap, mantı, yayla çorba) kanserojen öğeler içerirler.
Besinleri mümkün olduğunca tekrar ısıtmaktan kaçınmak gerekir.

Diğer yandan en iyi saklama kabı, besinle alışverişi olmayan nötr kaplardır. Kaptan besine, besinden kaba geçiş olması besin kalitesini olumsuz etkiler. Besin saklamada madeni, plastik, toprak ve cam gibi araçlar kullanılmaktadır. Ayrıca yemek pişirme kullanılan (çelik, emaye, düdüklü tencere vs) bir kap, kalan yemeğin saklanması adına da kullanılabilir. Bir dönem bayanlar tarafından, patlama riski taşıdığı için düdüklü tencereler tercih edilmezken şimdilerde yeni geliştirilen tekniklerle kapak kısmı tencerenin de içerisine girdiğinden daha güvenli olarak kullanım kolaylığı ve zamandan tasarruf sağlamaktadır.

Seramik-Teflon-Çelik Tencere

Seramik Tencereler:
Seramik tencerelerin cıvıl cıvıl ve hoş görüntüsü insanı kendine çekiyor.Çeyizime kırmızısından almayı düşünüyordum ki Esse'de kalmamıştı.Aklım onlarda kaldı,birkaç ay sonra almayı planlıyorum.Hangisi daha sağlıklı diye araştırırken Dyt.M.Turgay Köse'nin yazısına rastladım,paylaşmak istedim.




Seramik tencereler sağlıklı mı?Nasıl kullanılmalı?

Seramik yüzey çok yüksek sıcaklıklara dayanacak özelliklere sahiptir ve çok az bir miktar yağ ile seramik tavada pişirilen malzemelerin yüzeye yapışmadan lezzetli bir şekilde pişirilmesi mümkündür. Ayrıca temizlemesi de kolaydır. Ahşap kaşık veya spatül kullanılması önerilmektedir.
Seramik tava ve tencereler dökme demir veya diğer metal tencere ve tavaların aksine mikrodalgada ısıtılabilir. Seramik malzemeler ısıyı çok iyi muhafaza etme özelliğine sahiptir. Seramik tavanızı içinde kalan yemek ile beraber kapağını kapatıp buzdolabınıza veya derin dondurucunuza koyabilir ve buradan da direk olarak ısıtmak için ateşe veya mikrodalgaya koyabilirsiniz.
Sağlık açısından bakıldığında metallere göre seramik tava ve tencerelerin yüzeyleri içinde pişirilen malzemeler ile en az düzeyde kimyasal tepkimeye girer ve bu da vücudumuza ağır metallerin ve iz elementlerin daha az alınması demektir. Teflon, kalay veya diğer kaplamalara göre en sağlıklı seçim seramik kaplamalı tava ve tencerelerdir.

Teflon Tencereler:
Teflon pişirme kapları ateşe dayanıklıdır, yanmaz, yemeği bozmaz. Ancak çizilmeye veya sıyrılmaya dayanmaz. Çizilince teflonun kimyasal maddesi ve altındaki maden yemeğe karışabilir. Teflon tencereyle tahta kaşık kullanmalı. Uzmanlar teflon tava ve tencerelerle ilgili endişenin, yapımında kullanılan perflorooktanoik asit (PFOA) isimli bir maddeden kaynaklandığını belirtiyorlar. Bu nedenle üretim standardı yüksek olan teflon tavaları tercih etmek gerekir. Uzmanlar yüksek ısıda yemek hazırlanan yiyeceklerin kanserojen etkisini azaltmak için sadece teflon tava ve tencereler için değil diğer tüm araç ve gereçlerde yağlı kağıt kullanılmasını öneriyorlar.





Çelik Tencere: Çelik, krom ve nikel alaşımıyla yapılmıştır .Bu kapların görünümü güzeldir, alüminyum tencerelerin aksine kolay yıpranmaz, yemekler fazla yapışmaz, yapışanlar kolayca temizlenebilir. Kapakları iyi kapandığından ısı kaybı fazla olmaz, tabanına eklenen kaplamayla sıcaklığı tutar ve geç soğur. Satın alınabilecek en uygun pişirme kapları çelik tenceredir. Yaşam boyu kullanılabilir. Ancak evde emaye, alüminyum gibi tencereler varsa, bunları sağlıksız diye atıp çelik tencere almak gerekmez. Pişirme kapları yıkanmadan önce ıslatılırsa yapışan maddeler daha kolay temizlenir. Böylece kapları sert, madeni tellerle ovma gereği kalmaz. Madeni teller çizikler oluşturarak tava ve tencerelerin yıpranmasına neden olur.


Büyükada

İstanbul'a gelen herkes mutlaka adaları gezmelidir.Her sene denize girmesem bile gezmeye gidiyorum.Hele ki o sıcak havada Aya Yorgi ye çıkmak tam bir ölüm.Çıktıktan sonraki görülen manzara 'Ama değdi' dedirtiyor.
Büyükadaya giderseniz eğer,mi amore dondurmacısından mutlaka dondurma yiyin.Nutellalı,sakızlı,mandalinalı,naneli.. aklınıza ne gelirse her çeşit var.Sırf ordan dondurma yemek için adaya geçtiğimizi biliyorum.
Büyükada Prens adalarının en büyüğü.Aya Yorgi ye çıkan yokuşun başından bir çalıya bağladığınız ipi hiç koparmadan kiliseye kadar çıkmayı başarırsanız dileğiniz kabul oluyor-muş.Dallarda çeşit çeşit çaput görmek mümkün.Falım sakızının paketini bağlayan bile gördüm :) Bu insanlar çıldırmış olmalı :)
Bisikletleri yokuşun başında bırakıp tırmandık.Ve işte manzara :

                                                                         Harika değil mi?

Babam her ne kadar Kınalıada da doğmuş,5 yaşına kadar orda yaşamış olsa da orayı pek sevemedim.Sadece denize girmek için birkaç kere gitmiştik.Heybeliada ve Sedef adasına gitmedim.Ama oraları da merak ediyorum.

Aya Yorgi hakkında bilgi:
Patrikhane kayıtlarından elde edilen bilgilere göre Aya Yorgi Manastırı'nın inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır. Tepede çan kulesinin arkasındaki kesme taştan yapılmış olan kilise ise yeni Aya Yorgi Kilisesi'dir ve 1905 yılında inşa edilmiş, 1909 yılında kullanıma açılmıştır. 
Kaynak 

Genel Bilgiler : 
- Hiristiyan inanışına göre, Aya Yorgi'ye yürüyerek çıkan insanlar "yarı hacı" sayılırlar. (Efes'teki Meryem Ana Kilisesi'nin ziyareti ile "Tam Hacı"lık gerçekleşir.) 



26 Mart 2012 Pazartesi

Eminönü-kına alışverişi

Cumartesi günü nişanlımla Eminönü'ne gittik.Annemle üstünkörü bir eksik listesi hazırlamıştık ama kalabalığın içine karışınca,kısa sürede bunaldık.Gelmişken hiç değilse kına malzemelerinin bir kısmını alalım dedik.Aldıklarımızı eve gelince fotoğrafladım;

Kına paketleri,çerez tülleri,mendiller,mumlar,kına yakıldıktan sonra ele takılacak güller,bir de konfeti aldık.Daha çoookk eksik var çooookkk...

22 Mart 2012 Perşembe

Çeyiz için alınanlar-mutfak

Çeyiz için al,al,bitmiyor.Haftasonları ben,haftaiçi annem ne varsa toplayıp geliyoruz.Mutfak ürünlerimi kırmızı alıyorum.Aldıklarımdan bazılarını fotoğrafladım,fotoğraflamadıklarımı ise netten ekledim.Buyrunuz;


Ucu kalp şeklindeki tatlı kaşıklarıma bayılıyorum.








Masa örtülerim


21 Mart 2012 Çarşamba

İsteme-Söz

En heyecanlı anlardan biri de sanırım istenilme günüdür.Bizim çok çabuk oldu,önce ailemle tanıştı sonra ben onun ailesiyle..Zaten annesini tanıyordum,kayınpederimden çok çekinmeme rağmen çok rahat geçti.Onlardayken ailene söyle gelelim dediler.Bir hafta sonra nişanlımla alışverişe çıktık.Elbisemi çok gezmeden buldum neyse ki ama lame bir ayakkabı bulmanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum.Kaç yer gezdik sayısı meçhul.Çikolata için gümüş tepsiyi ve alyansları da aldık.Ve isteme günü geldi çattı.Sabahtan hiç heyecanım yoktu.Komşulardan sandalye,kahve fincanı,çatal-bıçak temin edildi.Tahminimizce 50-60 kişi olacaktık.Saat 2 gibi kardeşimle kuaföre gittim.Eve geldiğimde arkadaşlarımın geldiğini gördüm.İşte o an heyecanım başladı.Saçımı beğenmediler hemen müdahale ettiler.Makyajımı da onlar yaptı.Ve kapı çalındı,benim heyecandan bacaklarım titremeye başlamıştı bile.Kapı aralığından baktım kaç kişilerdi sayamadım.En son nişanlımı gördüm elinde çiçekle,o da çok heyecanlıydı,her halinden belliydi.Herkes salona geçti,bizim tarafın bayanlarına yer kalmadı ama hole ve mutfağa geçtiler.Her şey tamamdı.Dedesi heyecandan olması gerek ki bir türlü söze giremedi.Sonra babası  da cümleyi tamamlayamadı falan derken orda bir karmaşa oldu.Bir baktım dedem bir şeyler diyor,amcam da sözü aldı.Bizim kızlar kapıya üşüşmüş vaziyette dinliyorlardı.Bende arkalarına saklanıp dinledim ama anlayabilene aşkolsun:)Nişanlım halıdan gözünü hiç kaldırmadı.(Desenlerini çiz desen çizerim diye de iddia ediyor kendisi:)El öpme faslına geçildi.Yüzükleri hemen takalım sonra kahve alırız dediler.Yüzüklerimizi dedem taktı,bol bol fotoğraf çekildi.Benim makinemi arkadaşıma verdim,sadece onun çekmesine izin verdim.Sağdan soldan başkaları da çektiğinde herkesin objektife baktığı fotoğraf sayısı oldukça az oluyor malum.Sonra geçtik kahve merasimine.
Kahve için 4 cezve 2 kahve makinesi ayarlamıştık ama birkaç kafadan ses çıkınca bir baktım kahve makinesinden kahve taşıp tezgaha dökülmüş.Acayip gerildim.Yengemlerin hepsi ayrı telden çaldı,ben bir tepsiyi kaptığım gibi gittim,servisi yaptım.Mutfağa tekrar geçtiğimde bir baktım ki yine kahve taşmış yerlere dökülüyor.Kan beynime sıçradı desem yeridir.Nişanlıma kahveyi en son götürdüm,tuz ve karabiber de içinde yerini almıştı.Götürürken tüm gözler damadın üzerindeydi.Fincanı aldı bize doğru kaldırıp 'şerefee' edasıyla içti.Ama karabiber fena yakmış.Üstüne 3 bardak su içti,kesmedi.Kıyaammammmm :p En sonda ikramlar çaylar derken gün bitti.Arkadaşlarım bizde kalacaktı,dışarı çıkalım dedik.11 kişi toplanıp dışarı çıktık.Nişanlımın arkadaşı sürpriz pasta getirtti,kestik bir güzel yedik.Kızlarla eve döndüğümüzde dedikodunun dibine vurduk ve uyuduk.Güzel bir gündü,hayatımın bir dönümüydü..

Çeşit çeşit sandalyeler salona dizildi.




Süslü halini çekmemişler.İkram etmeden önceki hali.
Günün sonunda tepsinin çoğunun boş kaldığını görünce üzülmedim değil:)


Çiçeğimi de birgün önce beraber seçmiştik.